İlk derece mahkemesi, görevi başında bulunmaması sebebiyle ihlal ettiğinin tüm dosya içeriğinden şüpheden uzak olarak anlaşıldığı, davacı tarafından nöbet programının hukuka aykırı olarak oluşturulduğu ileri sürülmüş ise de bu hususta açmış olduğu bir dava veya itirazının da söz konusu olmaması sebebiyle bu yoldaki iddiasına itibar edilemediğinden, tesis edilen dava konusu işlemin hukuka aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmetmiştir.

Danıştay bu kararı aşağıdaki gerekçe ile bozmuştur:

Hakkında yapılan soruşturma sonucunda davacının sabit görülen eyleminin, yönetmelik eki cetveldeki birden fazla maddeyi ihlal ettiği kanaatine varılmış ise de, yukarıda bahsedilen ilke gereğince, davacıya birden fazla disiplin cezası vermek yerine bunlardan en ağır olan disiplin cezasının verilmesi gerekirken, davacı hakkında toplamda 48 ihtar puanı cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde ve davanın reddi yolundaki İdare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

T.C. DANIŞTAY İKİNCİ DAİRE

Esas : 2016/4240

Karar : 2020/2114

Tarih : 07.07.2020

Temyiz Eden (Davacı): ...

Vekili: Av. ...

Karşı Taraf (Davalı): Gaziantep Valiliği

Vekili: Av. ...

İstemin Konusu: Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 04/03/2015 günlü, E:2014/855, K:2015/203 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

Yargılama Süreci:

Dava Konusu İstem: Dava, aile hekimi olarak görev yapan davacının, Gaziantep ili, Yavuzeli ilçesi Aile Sağlığı Merkezinde görev yaptığı dönemde, 15/08/2013 tarihinde nöbetçi olduğu halde görev yerinde bulunmadığından bahisle 48 ihtar puanı ile tecziyesine ilişkin işleme karşı yapmış olduğu itirazın reddine dair 14/08/2014 günlü, 7449 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Gaziantep 2. İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; olayda, 15/08/2013 tarihinde akrep sokması sebebiyle yakınları tarafından Yavuzeli Aile Sağlığı Merkezine çocuk ...'nın acil vaka olarak getirildiği, davacı doktorun nöbetçi olmasına rağmen görevi başında bulunmaması sebebiyle nöbetçi hemşire tarafından 112 Acil Servise haber verilerek hastanın, Gaziantep Çocuk Hastanesine şevkinin sağlandığı ancak yoğun bakımda ölmesi sonucunda; davacının Hasta Hakları Yönetmeliği, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ve Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği hükümlerini, görevi başında bulunmaması sebebiyle ihlal ettiğinin tüm dosya içeriğinden şüpheden uzak olarak anlaşıldığı, davacı tarafından nöbet programının hukuka aykırı olarak oluşturulduğu ileri sürülmüş ise de bu hususta açmış olduğu bir dava veya itirazının da söz konusu olmaması sebebiyle bu yoldaki iddiasına itibar edilemediğinden, tesis edilen dava konusu işlemin hukuka aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

Temyiz Edenin İddiaları:

Davacı tarafından; 15/08/2013 tarihinde icap nöbetçisi olduğu, icap nöbetinin ihtiyaç duyulduğunda çağrı üzerine yerine getirilen bir nöbet görevi olduğu, anılan tarihte çağrılmadığı, nöbet görevine gelmeme fiilinin karşılığının mevzuatta 5 ihtar puanı cezası olmasına rağmen 48 ihtar puanı cezası verilmesinin hukuka aykırı olduğu, çocuk hasta için akrep serumunun, aile sağlığı merkezinde değil hastane koşullarında uygulanma imkanının bulunduğu ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Karşı Tarafın Cevabı: Cevap verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Betül Sultan Yahyalı

Düşüncesi: Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesi'nce; Danıştay Beşinci Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 01/08/2016 günlü, K:2016/32 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 1. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada; 19/12/2019 günlü ara kararı cevabının geldiği görülerek Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay:

15/08/2013 tarihinde, akrep sokması sebebiyle yakınları tarafından, Gaziantep ili, Yavuzeli Aile Sağlığı Merkezine acil vaka olarak getirildikten sonra nöbetçi hemşire tarafından 112 Acil Servise haber verilerek, Gaziantep Çocuk Hastanesine sevkedilen çocuk hastanın, yoğun bakımda ölmesi olayında, aile hekimi olan davacı hakkında, nöbetçi olmasına rağmen görevi başında bulunmaması sebebiyle inceleme başlatılmıştır.

07/05/2014 tarihinde başlayıp, 03/07/2014 tarihinde bitirilen inceleme sonucunda düzenlenen raporda yer alan kanaate binaen davacının toplamda 48 ihtar puanı ile cezalandırıldığı, bu işleme karşı yaptığı itirazın 14/08/2014 günlü, 7449 sayılı işlem ile reddine karar verilmesi üzerine temyizen bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İlgili Mevzuat:

30/12/2010 günlü, 27801 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Aile Hekimliği Uygulaması Kapsamında Sağlık Bakanlığınca Çalıştırılan Personele Yapılacak Ödemeler ile Sözleşme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin (Yönetmeliğin adı 16/04/2015 günlü, 29328 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle, Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği şeklinde değiştirilmiştir.) "Sözleşmenin ihtaren sona erdirilmesi" başlıklı 14. maddesinin, dava konusu ihtar puanının verilmesine dayanak oluşturan fiilin işlendiği tarih itibarıyla yürürlükte olan halinde;

"(1) Ek (2)'de yer alan fiilleri işleyen sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimlerine ve ilgili durumlarda aile sağlığı elemanlarına, tespitin mülki idare amirleri ve il sağlık müdürleri veya bunların görevlendireceği personelce yapılması halinde vali yardımcısı tarafından, tespitin Bakanlık tarafından yapılması halinde Bakanlıkça, fiillerine karşılık gelen ihtar puanları uygulanmak suretiyle doğrudan yazılı ihtar yapılır. Bakanlıkça yapılan ihtarlar, işlem yapılmak üzere ilgili valiliğe bildirilir.

(2) İlgili aile hekimi ve aile sağlığı elemanı, vali yardımcısının verdiği ihtara karşı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde valiye, Bakanlığın verdiği ihtarlara karşı ise müsteşara itirazda bulunabilir. İtiraz mercileri otuz gün içinde itirazı inceleyerek karara bağlar ve kararı ilgilisine yazılı olarak bildirir.

(3) Bir sözleşme dönemi içinde, verilen ihtar puanlarının yüz puana ulaşması halinde sözleşme, ilgili vali tarafından sona erdirilir.

(4) Sözleşmeleri ihtaren sona erdirilen aile hekimi ve aile sağlığı elemanları, bir yıl süreyle yeniden sözleşme imzalamak üzere talepte bulunamaz.

(5) Bir sözleşme dönemi içinde ihtar puanlarının yüz puana ulaştığının, sözleşme dönemi sona erdikten sonra tespit edilmesi halinde, tespit tarihinde geçerli olan sözleşme sona erdirilir.

(6) İhtarı gerektiren fiilin işlendiğinin öğrenildiği tarihten itibaren en geç iki ay içinde gerekli işlem başlatılır. En geç iki ay içinde gerekli işlemlerin başlatılmaması, gerekli işlemlerin altı ay içinde sonuçlandırılmaması veya ihtarı gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde ihtar verilmemesi halinde, ihtar verme ve devamında sözleşmeyi sona erdirme yetkisi zamanaşımına uğrar." hükümleri düzenlenmiş, aynı Yönetmeliğin "Aile Hekimliği Uygulamasında Uygulanacak İhtar Puanı Cetveli" başlıklı Ek-2 cetvelinde ise; "Mesleki ve etik kurallar bakımından Tıbbi Deontoloji Nizamnamesine uymamak" fiili 20 ihtar puanı, "Mevzuatla verilen diğer görevleri yapmamak" fiili 5 ihtar puanı, "Çalışma Saatleri Planına Uymamak" fiili 3 ihtar puanı, "İlgili mevzuat hükümlerince hasta haklarına ve hasta mahremiyetine uymamak" fiili ise 20 ihtar puanı cezasını gerektirdiği hüküm altına alınmıştır.

Hukuki Değerlendirme:

Evrensel bir hukuk kurak olan "Ne Bis İn İdem (Aynı fiilden dolayı birden fazla ceza verilmez)" prensibi, disiplin hukukunda da uygulanması gereken genel bir ilke olup, bu ilke uyarınca konusu suç teşkil eden bir fiile tek bir bir ceza tayin edilmek, eğer bir fiil ile kanun veya kanunların değişik hükümleri ihlal edilmişse, bu durumda en ağır cezayı gerektiren kanun hükmü uygulanmalıdır.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri ve ilkeler çerçevesinde yapılan değerlendirmede; hakkında yapılan soruşturma sonucunda davacının sabit görülen eyleminin, yönetmelik eki cetveldeki birden fazla maddeyi ihlal ettiği kanaatine varılmış ise de, yukarıda bahsedilen ilke gereğince, davacıya birden fazla disiplin cezası vermek yerine bunlardan en ağır olan disiplin cezasının verilmesi gerekirken, davacı hakkında toplamda 48 ihtar puanı cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde ve davanın reddi yolundaki İdare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Gaziantep 2. İdare Mahkemesince verilen 04/03/2015 günlü, E:2014/855, K:2015/203 sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1 /b fıkrası uyarınca bozulmasına,

3. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Yasa'nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.07.2020 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

GEREKÇEDE KARŞI OY

Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece davacıya işlediği fiil nedeniyle verilen birden fazla ihtar puanı cezasının tek bir işlemle tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Ancak, dava konusu işlemde yer alan ihtar puanı cezalarının, aynı tarihte işlenen fakat Yönetmeliğin farklı hükümlerini ihlal etmesi nedeniyle verilmiş oldukları dikkate alındığında, anılan cezaların birbirinden bağımsız cezalar niteliğinde olduğu açıktır.

Bunun sonucu olarak, davacıya verilen her bir ihtar puanı cezasının idarece ayrı bir işlem şeklinde tesis edilmesi gerekmekte olup; bu husus, her işlemin yargısal denetiminin, o işleme özgü olarak gerçekleştirilmesine de olanak sağlayacaktır.

Bir başka anlatımla, davacıya verilmiş olan birden fazla ihtar puanı cezasının "tek bir işlem" şeklinde tesis edilmesi, bu işlemin yargısal denetiminin etkin bir biçimde gerçekleştirilmesini güçleştirebilecektir. Ayrıca, tek bir işleme konu edilen ihtar puanı cezasının sayısının artmasıyla birlikte, değinilen sorunun daha da ön plana çıkacağı açıktır.

Bu çerçevede, tek bir işlemde yer alan ihtar puanı cezalarının kiminin, bu cezayı veren makamın yetkisiz olması; kiminin, soruşturma veya ceza verme zaman aşımına uğraması; kiminin, usulüne uygun bir soruşturma yapılmaksızın verilmiş olması; kiminin ise, işin esası yönünden hukuka aykırı olabilecekleri hususu gözönünde bulundurulduğunda; bu cezalara yönelik yargısal denetimin, ayrı ayrı tesis edilmiş işlemlere konu cezalara oranla daha güç gerçekleştirileceği tartışmasızdır.

Öte yandan, bu durumun; İdare Mahkemesini, aynı tarih ve sayı ile tesis edilmiş olan tek bir işlemin her bir cezaya ilişkin kısmı yönünden ayrı ayrı hüküm kurmak zorunda bırakacağı ve bunun sonucu olarak, kararın hüküm fıkrasında yer verilmesi gereken yargılama giderlerinin hesaplanması yönünden de sorunlara yol açabileceği gözardı edilmemelidir.

Dava konusu ihtar puanı cezasını içeren işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının ayrı ayrı incelenmesi gerekir ve işlemlerden biri diğerinin sonucu olmadığı gibi, biri hakkında ulaşılacak yargının diğerini etkilemesi de söz konusu olmadığından, cezaların, ayrı ayrı işlemlerin konusu olması gerektiği açıktır.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davalı idarece, her bir cezanın farklı hukuki dayanakları olduğu gözardı edilmek suretiyle, davacıya verilen tüm ihtar puanı cezalarının tek bir işlem şeklinde tesis edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince, davacıya verilen birden çok ihtar puanı cezasını içeren tek bir işlem esas alınmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuki isabet görülmediğinden, kararın belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına gerekçesi yönünden katılmıyorum.