Öte yandan bazı idare mahkemelerince, bu iptalin doğrudan atama işlemini gerektirmediği idarelerce diğer koşulların sağlanması halinde atama yapılacağı şeklinde hüküm kurulabilir. Bu durumda atama için diğer genel ve özel şartlar tamamlanmış yine idare en geç 30 gün içerisinde atama yapmak zorundadır.

AYM Kararı, idari yargılama süreci hangi aşamada olursa olsun sonuç doğuracaktır. Dosya idare mahkemesinde ise mahkeme iptal kararı verecektir, dosya istinaf aşamasında ise bölge idare mahkemesi istinaf talebini kabul ederek ya kendisi iptal kararı verecek yahut dosyayı idare mahkemesine gönderecektir. Dosya şayet Danıştay’da ise o zaman Danıştay bozma kararı vererek dosyayı ilk derece mahkemesine gönderecektir.

Güvenlik soruşturması anayasa mahkemesi iptal kararı idari davalara etkisiGüvenlik soruşturması olumsuz olup da dava açmayan yahut açılan davaların süre aşımı nedeniyle reddedilenlerin AYM kararından sonra idareye başvurup atanma talep etmesi mümkündür. Bu taleplerin reddedilmesi üzerine idari yargıda dava açılabilir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından lehe olanlarının geriye yürütülebileceği görüşünün kabulü halinde idare mahkemelerince iptal kararı da verilebilir.

657 sayılı Devlet memurları Kanununun 48. maddesine 3.10.2016 tarihli ve 676 sayılı KHK ile ekleme yapılmış, buna göre devlet memuru olabilmek için aranan genel şartlara Güvenlik soruşturması/arşiv araştırması olumlu olmak şartı da eklenmiştir. Ancak 29.11.2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi kararında, 657 sayılı Yasanın güvenlik soruşturması/Arşiv araştırması koşulunu arayan 48/A-8. Maddesi İPTAL edildi. Karara buradan ulaşılabilir.

Anayasa Mahkemesi’nin Güvenlik Soruşturması İptal Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesinde Anayasanın 20. 13. ve 128. maddelerine atıf yapılmaktadır. Özellikle özel hayatın gizliliği başlıklı 20. madde üzerinde durularak mevcut güvenlik soruşturması/arşiv araştırması mevzuatının eksik düzenlemeler içerdiği ve bireyin temel hakları bakımından güvencesiz olduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi, şu hususları dile getirmiştir;

  1. Bu bağlamda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasıyla elde edilen veriler kişisel veri niteliğindedir. Kuralla güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kapsamında kamu mercileri tarafından özel yaşamı ile ilgili sorular sorulması da dahil olmak üzere bir bireyin özel hayatı, iş ve sosyal yaşamıyla ilgili bilgilerinin alınması, kaydedilmesi ve kullanılması özel hayata saygı hakkına sınırlama niteliğindedir.
  2. Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir. Belirtilen hususlar gözetilerek kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından birtakım şartlar getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir. Dolayısıyla kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturmasıve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerekir.
  3. Kuralda güvenlik soruşturmasıve/veya arşiv araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilen kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması devlet memurluğuna alımlarda aranacak şartlar arasında sayılmıştır.”
  4. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddeleriyle bağdaşmamaktadır.

Anayasa Mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçesinde devletin kamu görevlisi alımında güvenlik soruşturması yapabileceğini ancak bu konuda yapılacak yasal düzenlemenin başta özel hayatın gizliliği ilkesi olmak üzere temel haklara ölçüsüz bir müdahale getirmemesi gerektiğini belirtmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin Güvenlik Soruşturması Konulu Eski Tarihli Bir Kararı

Aslında AYM bu kararından önce 29 Mayıs 2019 tarihli ve Bireysel Başvuru No: 2014/15365 sayılı kararında da güvenlik soruşturması mevzuatının eksikliğine değinerek bu iptal kararının işaretlerini vermişti. Bireysel başvuru kararında şu hususlar belirtilmiştir:

“4045 sayılı Kanun’un güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, bu bilgilerin nerelerden elde edileceği ve ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağı, kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı, bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu, gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak mercilerin kimler olduğu ile ilgili hiçbir düzenleme içermediği görülmektedir. Bunun yanı sıra kanunlarda, kesinleşmiş ceza mahkûmiyetlerine dair ilk olarak akla gelmesi ve uygulanması gereken kanun olan 5352 sayılı Kanun’a atıf içeren bir düzenlemenin bulunmadığı, bireyleri keyfîliğe karşı koruyucu hiçbir hükme yer verilmediği anlaşılmaktadır. Aynı şekilde Yönetmelik’te de elde edilen bilgilerin saklanma süreleri, bilgilerin bir müddet sonra silinmesinin mümkün olup olmadığı veya silinmesine dair izlenecek usulün ne olduğu, kişilerin söz konusu bilgilere itiraz etme olanağı olup olmadığı hususlarını düzenlemediği, bireylerin özel hayatına saygı hakkının güvencelerini sağlayacak hükümlerden yoksun olduğu anlaşılmaktadır.”

Anayasa Mahkemesi’nin Güvenlik Soruşturması İptal Kararının Mevcut İdari Davalara Etkisi

Anayasa Mahkemesi iptal kararları kural olarak geriye yürümez. Ancak güvenlik soruşturması/arşiv araştırması olumsuz olduğundan bahisle tesis edilen idari işlemlere karşı açılan davalar bakımından AYM kararı çok önemli sonuçlar doğuracaktır. Öncelikle idareler bu maddeye dayanarak işlem tesis ettikleri için sözkonusu işlemin sebep unsuru ortadan kalkmış olmaktadır. Bu nedenle de idari yargı mercileri dava konusu işlemlerin iptaline karar verecektir.  Bu iptal kararlarını idareler en geç 30 gün içerisinde uygulamak zorundadırlar. Öte yandan bazı idare mahkemelerince, bu iptalin doğrudan atama işlemini gerektirmediği idarelerce diğer koşulların sağlanması halinde atama yapılacağı şeklinde hüküm kurulabilir. Bu durumda atama için diğer genel ve özel şartlar tamamlanmış yine idare en geç 30 gün içerisinde atama yapmak zorundadır.

AYM Kararı, idari yargılama süreci hangi aşamada olursa olsun sonuç doğuracaktır. Dosya idare mahkemesinde ise mahkeme iptal kararı verecektir, dosya istinaf aşamasında ise bölge idare mahkemesi istinaf talebini kabul ederek ya kendisi iptal kararı verecek yahut dosyayı idare mahkemesine gönderecektir. Dosya şayet Danıştay’da ise o zaman Danıştay bozma kararı vererek dosyayı ilk derece mahkemesine gönderecektir.

Güvenlik soruşturması olumsuz olup da dava açmayan yahut açılan davaların süre aşımı nedeniyle reddedilenlerin AYM kararından sonra idareye başvurup atanma talep etmesi mümkündür. Bu taleplerin reddedilmesi üzerine idari yargıda dava açılabilir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından lehe olanlarının geriye yürütülebileceği görüşünün kabulü halinde idare mahkemelerince iptal kararı da verilebilir.

Bu kararın ikinci etkisi TBMM’ye yöneliktir. Meclis bu konuda yeniden düzenleme yapabilir yani memur olmak için yeniden güvenlik soruşturması şartını getirebilir ancak bunu yaparken Anayasa Mahkemesinin çerçevesini çizmiş olduğu şartlarda düzenleme yapmak zorundadır. Aksi takdirde yeni düzenleme de iptal edilebilecektir.

Kararın üçüncü etkisi ise idarelere yöneliktir. TBMM bu konuda yeni bir düzenleme yapana kadar 657 sayılı Yasa yahut bu yasaya atıf yapan mevzuat uyarınca Personel istihdamı yapacak idareler güvenlik soruşturması/arşiv araştırması koşulunu aramamaları gerekir. Aksi halde tesis edecekleri idari işlemler idari yargıda iptal edilecektir.