Yeniçağ Gazetesi yazarı Evren Devrim Zelyut et fiyatlarının tavan yapacağını iddia ettiği yazısında doların 25 liraya ulaşacağı tarihi verdi.

Ülkede döviz kıtlığı yaşandığını, bunun nedeninin de Türkiye’nin ihracatının kuvvetli olmamasına bağladığı yazısında Zelyut, AK Parti yönetiminin eğitim sistemini bozduğunu ve teknoloji oluşturmaktan uzak kaldığını ileri sürdü.

Hazır giyim sektörü, döviz kurunu sabit tutmaya yönelik hükümet politikalarının maliyetlerini artırdığını söyleyerek rekabeti korumak amacıyla dolar ve Euro için 23-24 seviyelerinde özel bir döviz kuru talep etti.

ABD merkezli finans ajansı Bloomberg’te yer alan Taylan Bilgiç imzalı habere göre, hazır giyimciler rekabetçi kalabilmek ve işten çıkarmalardan kaçınabilmek için hükümetten özel bir döviz kuru istedi.

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya’nın verdiği bilgiye göre, hazır giyimciler, işletmeler üzerindeki baskıyı aşmak için geçen ay Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ile bir araya geldi ve ihracat gelirlerini artırmak için daha zayıf bir lira talep etti.

Kaya, Avrupa’nın durgunlukla karşı karşıya olduğu bir dönemde, döviz kurunu sabit tutmaya yönelik hükümet politikalarının endüstri maliyetlerini artırdığını söyledi. İhracatçılar, TL’nin geçen yıl yüzde 85’i gören enflasyona göre yeterince değer kaybetmesine izin verilmediğini belirtirken ihracatçılar liranın çok pahalı kaldığından şikayet etti.

23 SEVİYESİNDE DOLAR KURU TALEBİ

Sektör, dokuz aya kadar geçici bir süre için dolar/TL’nin 23, Euro/TL’nin ise 24 civarında olduğu bir döviz kuru uygulamasını desteklediklerini açıkladı. Yetkililerin bu talebi yerine getirip getirmeyeceği ise henüz netlik kazanmadı.

TL şu anda dolar karşısında 18,77, Euro karşısında 20,1 seviyelerinde işlem görüyor. TL geçen yıl nominal olarak gelişmekte olan piyasalar arasında en kötü performans gösteren para birimleri arasında yer almıştı.

HAZIR GİYİMDE DURGUNLUK BELİRTİLERİ

İmalat sektörü şu anda toplam ihracatın yüzde 94’ünden fazlasını oluşturuyor. Hazır Giyim ise bu sektörün en önemli parçalarından biri. Ancak geçen yılın ikinci yarısında büyümenin tökezlemesinin de etkisiyle sektörün yurt dışına olan mal satışları son aylarda durakladı.

2020’de dünya tekstil ihracatının yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturan ve bir numaralı üretici konumunda olan Türkiye’de hazır giyim, geçen yıl toplam ihracatının yaklaşık yüzde 8’ini kapsadı. Kaya, bu yıl ihracatın 2022 seviyesi olan 21,2 milyar doların altında kalabileceğini söyledi.

Kaya ayrıca “Şirketler bu yıl 100 bin kadar işçiyi işten çıkarmak zorunda kalabilir. Son 3-4 ayda işletmeler yaklaşık 30 bin çalışanı işten çıkardı” diye konuştu.

Yeniçağ yazarı Evren Devrim Zelyut'un "Et fiyatları tavan yapacak!" başlıklı yazısında şunları yazdı:

Ülkemizde döviz kıtlığı yaşıyoruz bunun nedeni ise ihracatımızın kuvvetli olmaması. Daha doğru bir ifade ile, AKP yönetiminin eğitim sistemini bozması ile teknoloji oluşturmaktan uzak kaldık. Üniversiteler yandaşlarla dolduruldu. Öğrencilerimiz iyi yetiştirilmedi, hâliyle iş gücü nitelikli olamadı, sonuç: Firmalar rekabetten uzak, verimsiz kaldı. Bu güçsüzlük ihracatı zayıflattı, firmalarımız ülkeye döviz getiremedi.

Bütün bu mekanizma sonucu ithalat ihracattan daha fazla oluyor. Dış ticarette mal dengesi aleyhimize dönüyor. Sattığımız malların düşük teknoloji içerdiğini, bu nedenle para etmediğini defalarca yazdık siz de ezberlediniz.

Şimdi bu denklem içinde doların kıtlığını artıran bir gelişme daha var: İhraç pazarlarımızda durum iyi değil.

'Türkiye imalat sektörünün ana ihracat pazarlarındaki faaliyet koşullarını ölçen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye İmalat Sektörü İhracat İklimi Endeksi rakamı Aralık'ta 48,5 olarak gerçekleşti ve Türk imalatçılarının ihracat koşullarında yavaşlamanın sürdüğü yönünde sinyal verdi. Dış talep koşullarındaki bozulma Eylül'den bu yana en hafif düzeyde gerçekleşmiş olmakla birlikte üst üste beşinci ayda da devam etti.'

Pazar olarak baktığımızda ise rapora göre şu sonuçlara ulaşıyoruz:

  • Ekonomik aktivitenin belirgin şekilde yavaşlayarak son dört ayın en sert düşüşünü kaydettiği ABD, ihracat talebinde yavaşlamanın ana kaynaklarından biri olmayı sürdürdü.
  • Avrupalı ticaret ortaklarında ise iyileşme yönündeki kısmi belirtilere rağmen ekonomik aktivite genele yayılı yavaşlama kaydetti.
  • Türk imalat sanayi ürünlerinin en büyük ihracat pazarı olan Almanya'da üretim üst üste altıncı ay geriledi. Ancak gerileme ılımlı düzeyde ve mevcut daralma döneminin en düşük oranında gerçekleşti.
  • Birleşik Krallık, İtalya, İspanya, Fransa, Hollanda, Polonya, Avusturya ve Çekya'da da aktivite önceki aya göre daha ılımlı düşüş gösterdi.

Sonuçlar:

  1. 2022 gibi hareketli geçen bir yılda 254 milyar dolar ihracat, 364 milyar dolar ithalat yaparak yılı -110 milyar dolarla bitirdik. Şimdi dışarıda daha sıkışık geçmeye aday bir yılda vereceğimiz açığın gerilemesini beklemiyoruz.
  2. Açığın yaratacağı kur baskısının tüm mali tamponların harcandığı düşünülecek olursa ancak IMF gibi küresel bir kaynak ile yapılacak anlaşma ile hafifleyeceğini, aksi takdirde kurun 2023 sonbaharında 25 liraya ulaşacağını tahmin ediyoruz.

Bu tahmini bize yaptıran bir gerekçe de Türkiye'de enflasyonun baz etkisi balonunu patlatacak olmasıdır. Enflasyon yukarı gittikçe Lira'daki değer kaybının istikrarlı bir şekilde devam edeceğini düşünüyoruz.

Şimdi o konuya da değinelim. Gıda alarm veriyor!

Gıda fiyatlarındaki artışı matematik oyunları da durduramıyor. Baz etkisi ile şişirilen beklentiler yerini piyasadaki acı gerçeklere bırakıyor. Neden derseniz, son bir ayda sadece et fiyatlarına %30 zam geldi. Bakın İstanbul Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Aydın Tüfekçi ne diyor:

"Şu anda İstanbul'da kuzu karkas etin fiyatı 135 ile 140 liraya dayandı. Dana karkas 130 lira civarında ve zamlar devam ediyor. Son gelen zamlarla beraber kuzu eti toptan satışı 105 liradan 140 liraya ulaştı. Dana eti ise 98 lira iken şu anda 130 liraya yükseldi."

1 kg. kıymanın fiyatı 200 liraya vurdu. Sadece ette böyle bir tablo var, diğerlerini saymıyoruz. Peki neden? Cevap çok basit, onu da CHP Bursa MV. Tarımcı Orhan Sarıbal söylüyor:

2021 yılında 24,1 milyar TL tarımsal destekleme ile 9,46 milyon ton besi yemi alınırken, 2022 yılında 39,8 milyar TL ile 7,62 milyon ton besi yemi alınıyor.

Besicilerin aldığı yem miktarı azalmış, hayvan beslemek daha pahalı hale gelmiş, rakamlara daha yakından bakalım: Son bir yılda karma yeme %140 zam geldi. Kaba yemde ise; Mısır kapçığı 10 liradan 35 liraya. Artış %250 Saman 25 liradan 80 liraya. Artış %220 Yonca 30 liradan 100 liraya. Artış %233 oldu.

Peki şimdi ne olacak?

Kıymanın kilosunun 250/270 TL. bandına doğru hareketleneceği bir dönem başlıyor. Hükümetin fiyatı kontrol için geçmişte et ithalatı yaptığını biliyoruz ancak şimdi küresel fiyatlar da yüksek. O zaman ithalatla sadece et kıtlığı önlenecek ama fiyat artışları hız kesmeyecek.

ESK'nın Balkanlardan et getirmek için anlaşma yaptığı söyleniyor. İşte bu nedenle zamanında üretimi ihmal etmeyin demiştik ancak kaynaklar rant tatlı diye betona akmıştı. Hala konuta düşük faizli kredi verilirken, KKM faizine tarımsal desteklerin üç katı para akarken, gıda fiyatlarının düşmesini beklemek hayal olacaktır.

Konuyu dolara bağlayalım:

Enflasyon düşmeyecek, o zaman Lira'daki değer kaybı da azalmayacak. Kurda daha sıkıntılı günlere merhaba diyeceğiz.