Hiç onları düşündüğünüz oldu mu? Covid-19 yoğun bakım hemşirelerinin bir gün boyunca yaşadıklarını?.. Eşinin de aynı hastalıktan yattığını, minicik yavrusunu günlerdir göremediğini unutup, biraz sonra yitip gidecek bir hastanın gözlerinin içine bakarak neler söylediklerini… Bunu yaparken gözyaşlarının sel olup içine aktığını… Gözünüzün önüne getirebildiniz mi?.. O halde bir hemşirenin ağzından ben anlatayım:

★★★

“Sabah uyandığımda; o kadar cana faydalı olmak için uykumu yeterince almış mıydım? İlk önce bunu sorguluyorum. Yoğun bakım hemşiresiyseniz, bir saat uyku bile size yeter… Ve o hemşire hastaneye gideceği gün bilir ki; 24 saat nöbet tutacak. Sevinci, hüznü, acıyı ve taburcu edilen hastanın mutluluğunu orada yaşayacak.

★★★Otobüse bindim hastaneye geldim, onlarca hastanın benim ellerimde şifa bulacağı yere… Nefes alamayanlar, ‘Bana yardım et' diye inleyenler… Hiçbir şeyden haberi olmayan entübe hastalar… Nefes alamayanlara nefes olmaya çalışırsın, yalvaranlara psikologluk yaparsın, entübe hastaların ise bakım ve koruyucu meleği olursun…

★★★

Sabah tedaviye başlarsın ve sonu gelmez tedavilerin… Tedavinin bitmediği yerde bakıma girersin. Entübe hastanın çarşafını değiştirir, vücudunu siler, bezini değiştirirsin. Bunları yaparken alnından süzülen terin ve gözyaşlarının hastanın üzerinde birer akarsu oluşturduğunu fark edersin… Seninle birlikte o da ağlar. Bilirsin ki entübe hastanın teşekkürüdür bu gözyaşları. Sanki kendi çocuğunmuş gibi başını okşar ve için sızlayarak çıkarsın odadan. Tam o sırada doktorlar ve hemşirelerin can kurtarmak için yaptıkları koşuşturmanın ayak seslerini duyarsın. Girdikleri odayı görünce, az önce bakımını yaptığın hastanın dünyaya veda etmek üzere olduğunu anlarsın…

★★★

Yüreğin yana yana sen de koşarsın… Koşarken de ‘Hasta Covidli, ben bir koruyucu önlük giyip geleyim' diye düşünemezsin…

★★★

Bu kez de öyle oluyor. Kendi canımı bir yana bırakıp varımla yoğumla hasta odasına dalıyorum. On dakika önce gülen gözlerle bakan, pek anlaşılmasa da teşekkür etmeye çalışan hastanın tansiyonu düşüyor kalp atımı yavaşlıyor ve arrest Yani artıkçalışan hastanın tansiyonu düşüyor, kalp atımı yavaşlıyor ve arrest… Yani artık kan pompalayamıyor kalbi. Olanca gücümle kalp masajına başlıyorum. İçimden de ‘Allah'ım ne olur geri gelsin' diyerek dua ediyorum. Kan ter içinde kalarak 45 dakika bu şekilde kalbiyle savaşıyorum. Fakat yenik düşüyor ve başlıyorum çaresizliğime ağlamaya…

★★★

İşte böyle efendim. Ben bir Covid-19 yoğun bakım hemşiresiyim. Aktif olarak 18-20 saat arasında hasta odasındayım. Odadan herkes çıkar, sadece ben hastayla baş başa kalırım. Bakışır göz göze geliriz onlarla. Biraz sonra kaybedeceğimizi bile bile elini tutup ‘Hiç merak etme iyileşeceksin, güzel günlerde bunları hatırlayıp birlikte güleceğiz' derim. Elimden bir şey gelmediğini düşündükçe için için ağlarım. Şimdi de o durumdayım. Sessiz hıçkırıklarla ağlıyorum. Sonra da iç sesimi dinliyorum. Çünkü o bana ‘Kendini toparlamalısın. Bugün de canlar kurtarmalısın' diyor. Toparlanıp, çalıştığım her saniye etrafımda görünmeden dans ettiğini bildiğim virüse meydan okuyarak, umutla yandaki odaya giriyorum…”

★★★

Yukarıdaki satırların bir bölümünü, hekimlerimiz, hemşirelerimiz, hasta bakıcılarımız ve tüm sağlık çalışanlarımızla eczacılarımıza ithaf ettiğim İNAN KARDEŞİM KAZANACAĞIZ adlı son kitabımdan esinlenerek, salgının romanını yazmaya başlayan Hasan Baran kardeşimin PANDEMİ isimli çalışmasından alıntıladım.

★★★

Salgının en azgın dönemini yaşıyor, her gün yüzlerce canımızı kaybediyoruz. Ama ben kendimizi en yenik hissettiğimiz anlarda bile başarının hemen yanı başımızda durduğuna ve kişisel korunma önlemlerimizi eksiksiz almaya devam ettiğimiz takdirde mutlaka kazanacağımıza inanıyorum.

Ve bir kez daha İNAN KARDEŞİM KAZANCAĞIZ diyorum."