Açıklamada, “2021 yılında merkezi bütçeden kişi başına sağlık hizmeti harcaması için 477.38 TL yalnızca koruyucu sağlık hizmeti için ise yalnızca 25.28 TL ayrılmasının planlandığı görülmektedir” denildi.

Türk Tabipleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Eczacılar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Türk Hemşireler Derneği, Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği tarafından yapılan ortak açıklamada, bakanlık bütçesi eleştirildi.

Dolar bazında 2021 yılı merkezi yönetim bütçesi 2020 yılına göre yüzde 17 daha az olduğu belirtilen açıklamada, bu nedenle bütçe açığının çok daha fazla olacağı uyarısında bulunuldu. Sağlık Bakanlığı bütçesinin ise görünürde geçen yıla göre yaklaşık yüzde 32’lik bir artış olmasına rağmen enflasyondan arındırıldığında artışın 28’in altında kaldığına dikkat çekilen açıklamada, Merkezi Yönetim Bütçesi teklifinde Sağlık Bakanlığının oranının yüzde 5.7 olduğu kaydedildi. Bütçenin bağımlılıkla mücadele için 1 milyar 685 milyon 311 bin TL, koruyucu sağlık için 19 milyar 48 milyar 950 bin TL, tedavi edici sağlık için 54 milyar 633 milyon 632 bin TL, yönetim ve destek için 2 milyar 21 milyon 477 bin TL olmak üzere toplamda 77 milyar 615 milyon 519 bin TL olarak öngörüldüğü kaydedilen açıklamada, koruyucu değil tedavi edici yatırımların daha fazla olması eleştirildi.

Koruyucu Sağlık Programı ve alt program adı altında Aile Hekimliği Hizmetleri için ayrılan bütçe hedeflerinin pandemi göz önüne alındığında yeterli olmadığı vurguanan açıklamada, “Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin merkezi bütçe içindeki oranı yüzde 1.4 iken, Sağlık Bakanlığı bütçesi içindeki oranı yüzde 24.5’dur. TÜİK tarafından 2020 yılı için öngörülen nüfusun 83 milyon 154 bin 997 kişi olduğu dikkate alınırsa, sağlık hizmetleri için kişi başına 933.38 TL düştüğü görülmektedir. Sağlık Bakanlığı bütçesinden personel gideri, SGK devlet primi gideri ve genel kamu gideri olarak planlanan 37 milyar 697 milyon 203 bin TL’lik (yüzde 48.5) kısmı çıkartıldığında, sağlık hizmeti sunumu için merkezi bütçeden yalnızca 39 milyar 697 milyon 203 bin TL, koruyucu halk sağlık hizmeti sunumu için de 2 milyar 102 milyon 863 bin TL ayrılmasının planlandığı görülmektedir. Bu rakamlara göre, 2021 yılında merkezi bütçeden kişi başına sağlık hizmeti harcaması için 477.38 TL yalnızca koruyucu sağlık hizmeti için ise yalnızca 25.28 TL ayrılmasının planlandığı görülmektedir” denildi.

PANDEMİDE TEK KAYNAK TARTIŞMALI BİLGİ SİSTEMİNE AYRILDI

Tedavi Edici Sağlık programının ise Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 69 ile en fazla kısmını oluşturduğuna dikkat çekilen açıklamda, 54,6 milyar TL’nin tedavi edici hizmetlere, buna karşılık 19 milyar TL’nin koruyucu hizmetlere ayrıldığı ifade edildi. Açıklamada, “Tedavi Edici Sağlık Hizmetlerinin içinde Covid 19 pandemisine sadece bilgi sistemi altyapısı ve teknolojisinin geliştirilmesi olarak yer verilmesi, ayrı bir bütçe ayrılmaması bütçede ki en büyük eksiklik olarak değerlendirilmiştir” denildi.

AŞIYA BİLE KAYNAK AYRILMADI

Sağlık Bakanlığı'nın 2021 yılında şehir hastaneleri için ayırdığı tutarın da beklenildiği gibi, bütçenin büyük kısmını oluşturduğu belirtilen açıklamada, bu tutarın 16 milyar 392 milyon TL'ye çıktığı aktarıldı. Covid19’un dünyada pek çok gelişmiş kapitalist ülkede olduğu gibi sağlık alt yapısının ne denli zayıf olduğu gerçeğini ortaya çıkardığına dikkat çekilen raporda, Türkiye’de de olası salgınlar karşısında her hangi bir ön hazırlığın olmadığının görüldüğü, grip aşısının dahi üretilmesi ya da satın alınması için kaynak ayrılmadığının görüldüğü ifade edildi.

SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİ GENEL BÜTÇENİN EN AZ YÜZDE 10'U OLMALI

Açıklamada Sağlık Bakanlığı Bütçesi’ne ilişkin talepler ise özetle şöyle sıralandı:

  • Sağlık Bakanlığı bütçesi pandemi koşullarına uygun hale getirilmelidir. Tedavi edici değil, koruyucu sağlık hizmetlerinin payı artırılmalıdır.
  • Sağlık Bakanlığı bütçesi genel bütçenin en az yüzde 10’un üzerinde olmalıdır.
  • Genel bütçe gelirleri içinde gelir vergisinin payı zenginlerden ve kurumlardan olacak şekilde artırılmalıdır.
  • Şehir/şirket hastaneleri statüsünden vazgeçilerek kamuya bağlı devlet hastanelerine dönüştürülmeli, dolar üzerinden ödenen fahiş kiralardan vazgeçilmelidir.
  • Ekonomide ki krizi aşmak için çözüm olarak “acı reçete” çıkışının yerine resmi kurumlara alınan araç filolarından, kiralanan konutlardan, “itibar” denilen aşırı ve lüks tüketimden vazgeçilmelidir.
  • Sağlık emekçilerine ek ödeme, döner sermaye vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde maaş ödenmesi yapılmalıdır
  • Özel sağlık kurumlarına aktarılan her türlü pay kaldırılmalıdır. Kamu sağlık kurumları ve sağlık eğitimleri için bütçeden ayrılan pay yükseltilmelidir.
  • Sağlık hizmetlerinin üretilmesi planlanması ve sunulmasının tüm aşamalarında sağlık emekçileri ve örgütlerini ve halkı karar alma süreçlerine dahil edecek mekanizmalar oluşturulmalıdır.