Çin'in Wuhan kentinde 2019 Aralık ayında ortaya çıkarak Dünyayı etkisi altına alan korona virüs (Covid-19) salgını nedeniyle Türkiye'de çalışan sağlık çalışanlarının 'istifa hakkı' kaldırılmıştı. İstifa yasağı halen devam ediyor. Salgından en çok etkilenen kesim olan sağlık çalışanları 1 Mart itibariyle başlayan normalleşme adımlarının sağlıkçılar için de atılmasını istiyor.

Milli Gazete'den Kemal Sala'nın haberine göre; doktorlar, yeterince fedakârlık gösterdiklerini, psikolojik baskı altında olduklarını, Tıpta Uzmanlık Sınavı’na (TUS) hazırlanamadıklarını ve artık anayasal haklarının korunması gerektiğini ifade ediyor.

BAKANLIK GENELGESİNDE NE DİYOR?

27 Ekim 2020 Salı günü Sağlık Bakanı Fahrettin Koca imzasıyla 81 il valiliğine gönderilen “Personel İşlemleri” genelgesinde yer alan sağlık personelinin salgın döneminde “istifa taleplerinin” kabul edilmeyeceğine yönelik karar tartışma konusu olmaya devam ediyor. 19 Ocak 2021’de yayınlanan yeni genelgeye göre ise Sağlık Bakanlığı'nın Kovid-19 tedbirleri kapsamında sağlık çalışanlarına getirdiği yıllık izin, ücretsiz izin ve emeklilik işlemleri gibi kısıtlamalar kaldırıldı. Fakat ‘istifa hakkı’ genelgede yer almadı.

Genelgenin 6. Maddesinde yer alan “Yukarıda zikredilen durumlar haricinde, Bakanlık Makamı’nın27/10/2020 tarihli ve 3137 sayılı olurları ile yürürlüğe konulan genel yazımızın 1, 4, 6, 10 ve 12’nci maddelerinin uygulamasına aynen devam edilecektir” ifadesi ise Ekim ayında yayınlanan genelgenin 1. maddesine işaret ederek istifa yasağının kalkmadığını belirtiyor.

Bazı sağlık çalışanları, genelgenin birinci maddesinde yer alan “Her ne sebeple olursa olsun bu süreçte görevinden çekilme (istifa) talebinde bulunan personelin mezkûr talebi kabul edilmeyecektir” hükmünün, Anayasa’nın 18. Maddesinde yer alan “Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır” hükmü ile çeliştiği ve temel hak ve hürriyetlerini ihlal ettiği görüşündeler.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI NEDEN İSTİFA ETMEK İSTİYOR?

Sağlık çalışanları ‘istifa yasağı’nın kalkması taleplerindeki sebepleri şu şekilde dile getiriyor:

“Bakanlık ekim ayında emeklilik, istifa ve izin hakkımızı kısıtladı. Biz de bu durumun anayasaya aykırı olduğunu biliyorduk. Ama o dönem ses çıkarmadık. Sebebi de kışın yoğun geçmesiyle beraber grip (influenza) salgınının olmasıydı. Bir de üstüne Kovid-19 salgını vardı. Ülkenin ekonomik sıkıntılarının da farkında olduğumuz için böyle bir olası felakette yerimizi terk etmek istemedik.

Fakat bunu üzerinden yaklaşık dört ay geçti, kış bitti, grip salgını olmadı. Kısıtlamalar da gevşetildi. Fakat iş bize gelince hala ağır bir şekilde genelge yasağımız devam ediyor.

Söz konusu genelge Ocak ayında yeniden düzenlendi. O genelgeyle emeklilik izinlerini esnettiler ama istifa yasağı hala devam ediyor.”

"UZUN MESAİ SAATLERİ UZUN"

“Aramızda TUS’a hazırlanan arkadaşlar var. Bunların bir çoğu sisteme entegre olacaklar ama hayatlarına bir yön vermek istiyorlar” diyen sağlık çalışanları, “İstifalar olmadan doktorluk mesleğinde pek TUS’a çalışma olmuyor. Aylardır ailesini göremeyen, Doğu’da mecburi hizmeti biten, psikolojik sorunları olan, mobinge uğrayan doktor arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlarımız da istifa edemiyorlar. Yani hayatın birçok alanında kayıp vermeye başladık. Telegram gruplarımız var ve oralarda durumlarını açıklayan arkadaşlar çok zor durumda olduklarını dile getiriyorlar. Sesimizi bir türlü duyuramıyoruz. 150-160 kişiyiz. Yaptığımız fedakârlık da ortada, biz istiyoruz ki anayasal hakkımızı kullanalım” açıklamasında bulundu.

“AYDA 280 SAAT MESAİSİ OLANLAR VAR”

Ara atamaların açılmasıyla, yine iş yapmak isteyen hekimlerin olduğunu dile getiren sağlık çalışanları, “Mesela ABD’de istifa yasağı ile insanların anayasal haklarını engellemek yerine, intörnleri mezun ettiler. Bu işin akılcı bazı çözümleri var aslında. Bu durumda neden ısrarla biz mağdur ediliyoruz. Mesailerimiz çok ağır. Çalışmak istemeyen bir insanın yapacağı bir iş de değil. Bu ay 280 saat mesaisi olan arkadaşlar var. Normal bir memurun neredeyse iki katı mesai yapıyoruz. Bir taraftan TUS’a çalışmaya çalışıyoruz, bir taraftan da işimizi yapmaya çalışıyoruz. Devletin hiçbir kurumu böyle olağanüstü bir şart halinde çalışmadığı halde, biz dört beş aydır fiilen zaten olağanüstü bir hal yaşadık ve buna herkes de riayet etti. Sağlık Bakanlığı alternatif olarak şunu yapabilir; istifa edecek doktorların bazıları zaten özele geçecek. Özel hastaneler bedava kovid hizmeti veriyorlar. Bu durumun artık biraz da keyfi olduğunu ve ihmal edildiğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Hür Hekimler Hareketi adıyla yapılan yazılı açıklamada da 19 Ocak’ta yapılan düzenleme ile yalnızca izin ve emeklilik hususlarında esnekliğe gidildiği, istifa yasağına ilişkin kararın devam ettiği vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:

"Sağlık personelinin görevden çekilme hakkının durdurulmasına ilişkin genelgeye anayasal dayanak olarak gösterilen olağanüstü halin mezkur anayasaya göre fiziki değil, hukuki bir durum olduğunu, İstifa ve görevden çekilmenin durdurulmasının ancak yasal erkin bütün kurum ve kuruluşlarınca topyekun olağanüstü hal durumuna geçilmesi halinde ve bu halin fiilen, resmi olarak ilanıyla mümkün olacağını belirtmek istiyoruz."

Açıklamada sağlık çalışanlarının talepleri şöyle sıralandı:

"Süreçte yakınını kaybeden, bedensel veya ruhsal sağlığını kaybeden sağlık personeline haklarının tevdi edilmesini, angarya, zorla çalıştırma hususlarında anayasada belirtilen kati hükümlerin hassasiyetle gözetilmesini, görevden çekilme, emeklilik ve diğer özlük hakları, asistan hekimlere otuz altı saat mesai uygulaması hususlarında gerek anayasayı, gerek hakkaniyeti ve evrensel vicdani ilkeyi yaralayan uygulamalara ivedilikle son verilmesini istiyoruz."

“PARANIZI VERİYORUZ MUAMELESİ DE KIRICI”

Mağduriyetlerinin artık daha da görünür olduğunu söyleyen sağlık çalışanları, “Şu an esnetilme sürecine girildi ve bir ay sonra vakalar tekrar arttığında bize diyecekler ki, gidemezsiniz. Herkes bundan çekiniyor. Ocak ayında gelen genelgeye göre 1. Hüküm korunmalı maddesi, her ne surette olursa olsun istifa edemezsin demek. Annesi babası vefat eden insanlar bile istifa edemedi. Artık bahar ayı geldi, kış da bitti, vazifemizi yaptık, bırakın da gidelim diyoruz. 5 ay sonra dönecekler olacak tekrardan. Bu süreçte sağlık sektöründe de bir mağduriyet oluşmayacak. Bu arada Kovid-19 parası veriyoruz dediler. Bizim aldığımız Kovid-19 parası yüzde 66’ya düşürüldü. Bundan şikâyet ettiğimiz için de değil. Biz zaten böyle bir parayı talep etmedik. İşte 36 saat mesai, istifa yasağı gibi engellemeleri yapmasalar, bizi hukuksal açıdan zor durumda bırakmasalar ekstra ücret de istemeyiz. Şunu da ifade edeyim, verilen ücret de yüzde 66’nın da çok altında. Yani paranızı da veriyoruz muamelesi de bizi açıkçası kırıyor.” diyerek tepkilerini dile getirdiler.

HUKUK NE DİYOR?

Anayasa hukuku Profesörü Dr. Kemal Gözler konuya ilişkin yayımladığı makalesinde 'istifa yasağı' kararının ancak 'OHAL' ilan edildiğinde geçerli olabileceğini söyleyerek yayımlanan genelgelerin Anayasa'ya aykırı olduğunu ifade ediyor.

Prof. Dr. Kemal Gözler 'Sağlık personeline getirilen istifa yasağı uygun mu?' adlı yazısında oluşturulan hukuksuzluğu şöyle açıklıyor:

Anayasamızın “Zorla Çalıştırma Yasağı” başlıklı 18’inci maddesinde şöyle deniyor:

“Madde 18 – Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hâllerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz”.

Keza Anayasamızın 70’inci maddesinde kamu hizmetine girme bir “hak” olarak düzenlenmiştir. Bu hizmete girmek bir hak ise, bu hizmetten çıkmak da bir haktır.

İstifa hakkı prensip olarak geçerli olsa da olağanüstü hâller için bu hakkın sınırlandırılması gerekebilir.

Olağanüstü hâl, seferberlik ve savaş hâllerinde memurların istifa hakkının sınırlanmasında problem yoktur. Zira Anayasamızın 15’inci maddesinde de “savaş, seferberlik veya olağanüstü hâllerde, … durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir” denmektedir.

"SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN GETİRDİĞİ YASAK HUKUKA AYKIRI"

Yasağın geçerli olabilmesi için ülkede “savaş, seferberlik veya olağanüstü hâl”in bulunması gerekir. “Olağanüstü hâl”, fizikî değil, hukukî bir kavram ve kurumdur. Olağanüstü hâl bir “yönetim usûlü”dür.

Olağanüstü hâl kendiliğinden olan bir şey değildir. Ülkede “olağanüstü hâl”in yürürlükte olduğunu söylemek için, “olağanüstü hâl”in Anayasamızın 119’uncu maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından ilân edilmesi ve ilân kararının TBMM’nin onayına sunulması gerekir.

Prof. Dr. Kemal Gözler yazısının sonunda ise alınan kararın hukuki boyutunu şöyle özetliyor:

Soru 1: Sağlık Bakanlığı personeline getirilen istifa yasağı hukuka uygun mudur?

Cevap: Hayır. Hukuka aykırıdır. Çünkü bu yasağın kanunî dayanağı yoktur.

Soru 2: Bu yasak hukuka uygun olarak getirilebilir miydi?

Cevap: Evet. Getirilebilirdi. Bunun için Anayasanın 119’uncu maddesinde öngörülen usûlle olağanüstü hâl ilân edilmesi yeterliydi.