Samsun’daki ilk Şehir Hastanesi mirasını ne yazık ki koruyamadık.

Cumhurbaşkanımızın çalışma odasında Sultan II. Abdülhamit’in resmini görünce Samsun Gureba Hastanesi geliyor aklımıza. En son OMÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın yazısı gazetemizde neşredilince yeniden gündem oldu. Merak ediyorum ki, bu sefer şehrin ileri gelenlerinin dikkatini çekebildik ve dahi Cumhurbaşkanımıza meramımızı ulaştırabildik mi?

Cevdet Hoca’nın ifade ettiği gibi; II. Abdülhamid Han’ın mirasına Samsun’da değer verilmemekte, atalarımıza ve eserlerine karşı Cumhurbaşkanı’nın gösterdiğiniz saygının binde biri Samsun’da gösterilmemektedir.

Hoca bu durumu yazısının sonunda Cumhurbaşkanı’na mektup mahiyetinde şöyle ifade ediyor;

“Atadığınız ya da aday gösterip ‘ben buna kefilim bu kişiye oyunuzu gönül rahatlığı ile verebilirsiniz’ dediğiniz kim varsa emanetinizi lâyıkı veçhiyle yerine getirmemektedir.

Biz biliyor ve inanıyoruz ki, sizin bugün savunduğunuz ve peyderpey gerçekleştirdiğiniz ‘Şehir Hastaneleri’ fikri de II. Abdülhamid Han’a aitti ve bunun en güzel örneklerinden birini de Ulu Hakan Samsun’a hediye etmişti.

İşte o eser bugün yerlerde sürünüyor. Rusya’nın Ukrayna’ya attığı bombalardan biri sanki buraya, Hamidiye Hastanesi’nin tam üstüne düşmüş gibi. Bilesiniz istedik.”

Ben bu yazının belli başlı bölümlerini yeniden, Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı’nın, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in, Samsun İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan İpekdal’ın, Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün, OMÜ ve SAMÜ rektörlerinin, cümle vekillerin ve bu meseleye alaka gösterecek STK’ların dikkatine sunmak istiyorum;

“Samsun’da II. Abdülhamid Dönemi’ne ait en önemli eserlerden biri hiç şüphesiz 1902’de tamamlanarak faaliyete geçen Canik Hamidiye Hastanesi’dir.

1923’te adı ‘Memleket Hastanesi’ olarak değiştirilip, son haliyle Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olarak hizmet verse de; derdine deva, yarasına merhem olduğu vatandaş sayısı, yüzyıldan fazla bir süre halka hizmet etmiş olması onu önemli kılmakta, şehre göre kuruluş yerinin mükemmelliği yanında, mimari özelliğiyle yapıldığı dönemi temsil etmesi gibi nice özellikleriyle ayrı bir değer taşımaktadır.

Tarihi eser fakiri olan Samsun’da Sultan II. Abdülhamid Han’ın emaneti olan bu hastane binasının el üstünde tutulması, bir çivisinin bile zayi olmadan bakım ve onarımı yapılarak gelecek nesillere salimen ulaştırılması beklenir, değil mi? Çok beklersiniz!

2000’li yılların başlarına kadar hastane olarak kullanılan bu muazzam eserin zamanla içi boşaltılmış, duvarları çökmüş, ahşap kısmı çürümeye terk edilerek adeta meczubun birisi bir kibrit çaksa da biz de kurtulsak, sonra da muhteşem arazisine konsak kabilinden beklemeye alınmış, ihmalde zirve yapılarak kaderine terk edilmiştir.

Adıyla muhteşem, hâlihazır durumuyla metruk bu eserin sahibi hiç şüphesiz Samsun halkıdır.

Bakımını onarımını yapacak olan da oy verip başkan ve encümen seçtiği, Yüce Meclis’e vekil tayin ettiği, vergileriyle maaşlarını ödediği sair kamu görevlileridir.

Vatan savaş zamanı bütün sınırlarımız; barış zamanı ise insanımız, değerlerimiz, çeşmemiz, hastanemizdir.

Mezar taşımıza kadar bize ait ne varsa odur. Bu eser atalarımızdan bize çocuklarımıza bırakacağımız bir emanet, kültürel miras. 

Recep YAZGAN / Akasyam