İşçilere Memurların Yapması Gereken İşler Yaptırılabilir mi?

DPB'ca verilen görüşte;

"işçi statüsünde olanların memur kadrolarına vekâlet etmesinin mümkün olmaması, memurlar tarafından görülmesi gereken ve memur gibi istihdam edilmiş olmak anlamına gelecek iş ve işlemlerin işçilere yaptırılmasının ve resmi yazışmalarda sorumluluk taşımak niteliğinde olan imza ve paraf yetkisinin işçiler tarafından kullanılmasının genel olarak hukuka aykırı olacağı değerlendirildiğinden, memurlar tarafından yürütülmesi gereken işler ve bu işlere ilişkin imzalanması gereken evrakların işçiler tarafından imzalanmasının mümkün bulunmadığı yönünde görüş verilmiştir.

T.C.DEVLET PERSONEL BAŞKANLIĞI
Sayı : 31292642-045.02-E.6480 03.10.2018
Konu : Elektronik imza

...............

Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesiyle çalışırken, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında sürekli işçi kadrosuna atanan personelin, elektronik belge yönetim sistemine dahil edilmesinin mümkün olup olmadığı hakkında görüş talep eden ilgi yazınız incelenmiştir.

Bilindiği üzere, elektronik imzanın hukuki ve teknik yönleri ile kullanımına ilişkin esasları düzenlemek için 15/01/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu 23/1/2004 tarihli ve 25355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu Kanunun "Kapsam " başlıklı 2 nci maddesinde "Bu Kanun, elektronik imzanın hukuki yapışım, elektronik sertifika hizmet sağlayıcılarının faaliyetlerini ve her alanda elektronik imzanın kullanımına ilişkin işlemleri kapsar. " hükmü, "Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesi birinci fıkrasının (c) bendine "İmza sahibi: Elektronik imza oluşturmak amacıyla bir imza oluşturma aracını kullanan gerçek kişiyi." ifadesi, "Güvenli elektronik imza " başlıklı 4 üncü maddesinde " Güvenli elektronik imza;

a-)Münhasıran imza sahibine bağlı olan,

b-)Sadece imza sahibinin tasarrufunda bulunan güvenli elektronik imza oluşturma aracı ile oluşturulan,

c-)Nitelikli elektronik sertifikaya dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini sağlayan,

d-)imzalanmış elektronik veride sonradan herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının, tespitini sağlayan,

Elektronik imzadır." hükmü, "Güvenli elektronik imzanın hukuki sonucu ve uygulama alanı başlıklı 5 inci maddesinde "Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurur.

Kanunların resmi şekle veya özel bir merasime tabi tuttuğu hukuki işlemler ile banka teminat mektupları dışındaki teminat sözleşmeleri, güvenli elektronik imza ile gerçekleştirilemez" hükmü yer almaktadır. Elektronik imzanın hukuki ve teknik yönleri ile uygulanmasına ilişkin usul ve esaslan düzenlemek için Elektronik imza Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 06/01/2005 tarihli ve 25692 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Mezkur Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4 üncü maddesinde "Kurumsal Başvuru" "Bir tüzel kişiliğin çalışanları veya müfterileri veya üyeleri veya hissedarları adına yaptığı nitelikli elektronik sertifika başvurusu" şeklinde tanımlanmıştır. Mezkur Kanun ve Yönetmelik kapsamında, elektronik imzanın sadece kamu personeli tarafından kullanılmadığı, şartlan sağlayan bütün gerçek kişilerin elektronik imzayı kullanabilecekleri, bir tüzel kişiliğin, ayrım yapılmaksızın bütün çalışanları için elektronik imza başvurusunda bulunabileceği, istisnalar hariç elle atılan imza ile 8)111 hukuki sonucu doğurduğu ifade edilmiştir.

Diğer yandan. Anayasamızın 128 inci maddesinde; "Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür.

Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır." hükmü yer almaktadır. Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, Devletin asli ve sürekli işlerinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülmesini, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, haklan ve yükümlülükleri gibi hususların ise Kanunla düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır. Devlet memurluğunun bir statü hukuku olarak mevzuatta düzenlenmesi ve memurların bu hukuk çerçevesinde istihdam edilmeleri Anayasal bir gerekliliktir. Bununla birlikte, 53 üncü maddesinde yer alan; "İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. ...

Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler. ..." ifadesi dikkate alındığında ise, işçiler ve diğer kamu görevlilerine ilişkin hükümlerin ayn ayn düzenlendiği, işçi statüsünde bulunanların diğer kamu görevlileri içerisinde yer almadığı açıkça görülmektedir.

Öte taraftan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinde Kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiş olup, aynı maddenin (A) bendinde memur, (B) bendinde sözleşmeli personel ve (D) bendinde de işçi tanımına yer verilmiştir. Söz konusu maddenin (A) bendinde memurlar, "Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın. Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu Kanunun uygulanmasında memur sayılır.

Yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır. ” şeklinde, (D) bendinde de işçiler, "(A). (B) ve (C) fıkralarında belirtilenler dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir. Bunlar hakkında bu Kanun hükümleri uygulanmaz." şeklinde tanımlamıştır.

657 sayılı Kanunun "Vekâlet görevi ve aylık verilmesinin şartları'' başlıklı 86 ncı maddesinde ise "Memurların kanuni izin, geçici görev, disiplin cezası uygulaması veya görevden uzaklaştırma nedenleriyle işlerinden geçici olarak ayrılmaları halinde yerlerine kurum içinden veya diğer kurumlardan veya açıktan vekil atanabilir.

Bu Kanuna tabi kurumlarda. mali, nakdi ve ayni sorumluluğu bulunan saymanlık kadrolarının boşalması halinde bu kadrolara işe başladıkları tarihten itibaren vekâlet aylığı verilmek suretiyle memurlar arasından atama yapılabilir." hükmüne yer verilmiş olup, bu hüküm uyarınca işçi statüsünde olan personelin memur kadrolarına vekâlet etmesi de mümkün bulunmamaktadır

Yukarıda yer verilen hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; işçi statüsünde olanların memur kadrolarına vekâlet etmesinin mümkün olmaması, memurlar tarafından görülmesi gereken ve memur gibi istihdam edilmiş olmak anlamına gelecek iş ve işlemlerin işçilere yaptırılmasının ve resmi yazışmalarda sorumluluk taşımak niteliğinde olan imza ve paraf yetkisinin işçiler tarafından kullanılmasının genel olarak hukuka aykırı olacağı değerlendirildiğinden, memurlar tarafından yürütülmesi gereken işler ve bu işlere ilişkin imzalanması gereken evrakların işçiler tarafından imzalanmasının mümkün bulunmadığı hususlarına dikkat edilmek şartı ile elektronik imzanın, şartlan sağlayan bütün gerçek kişiler tarafından kullanılabileceği, elektronik imzanın kullanılmasına ilişkin çalışanlar arasında statü farkına gidilmediği ve istisnalar hariç elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurduğu göz önüne alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında işçi statüsünde çalışanların, hizmetin gerektirdiği alanlarda elektronik imza kullanabilecekleri, elektronik imza için gerekli altyapı olan elektronik belge yönetim sistemine dahil edilebilecekleri mütalaa edilmektedir.

Editör: Haber Merkezi