EN DÜŞÜK SABİT MAAŞ İLE YAŞAMAYA MAHKÛM EDİLEN BİZİZ

Genel Sağlık İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız imzasıyla yapılan basın açıklamasında şunlara yer verilmiş “ Kamu çalışanları içerisinde en düşük sabit maaş ile yaşamaya mahkûm edilen sağlık çalışanları, bir yandan Covid 19 pandemisine karşı gecesini gündüzüne katarak mücadele vermekte bir yandan da ekonomik güçlüklerle mücadele etmektedir. Pandemi süreci ile birlikte Sağlık Bakanı sağlık çalışanlarına ek ödemelerin tavandan yapılacağını bunun için ödenek ayrıldığını ifade etmişse de, ödemeler Sağlık Bakanının ifade ettiği gibi gerçekleşmemiştir. Sağlık kurum ve kuruluşları kasalarında olanı dağıtma çabasına girmişlerse de içinde bulundukları ekonomik sıkıntılar nedeni ile bunu gerçekleştirememişlerdir. Sağlık çalışanlarının eli yine boş kalmıştır.

Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi çalışanları da, döner sermayelerindeki düşüş nedeniyle zor günler geçirmektedirler. Yoksulluk sınırının altına düşen maaşlarına karşılık bir de döner sermaye ödemelerindeki düşüş onları zor durumda bırakmıştır. Bu durumu sormak, çözüm bulmak, karşılıklı görüşebilmek için başhekim vekilinden randevu talep etmişlerse de bu talepleri reddediliştir. Bunun üzerine emekçiler 17 Haziran günü basın açıklaması yaparak durumu protesto etmişlerdir. Bu eyleme karşılık Başhekim Vekili, önce hastaneye polis çağırmış sonra da basın duyurusu yaparak tüm personeli tehdit etmiş, haklarından geleceğini ve kanuni işlem başlatacağını beyan etmiştir.

Öncelikle Başhekim Vekilinin, çalışan temsilcisi sendikalarla görüşmemesi kabul edilemez. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu kapsamında yasal olarak kurulan kamu sendikaları ile görüşmeyi kabul etmeyen Hastane Başhekim Vekili, görevini layıkıyla yerine getirmemiştir. Siyasi iktidarın kötü ekonomik politikaları nedeniyle sıkıntılar yaşayan hastanelerin içinde bulunduğu ekonomik krizi saklama çabası içinde hareket eden, bu çerçevede sağlık çalışanlarının haklı taleplerine kulak tıkayan başhekim, görev kusuru işlemiştir. Sağlık çalışanlarına yönelik anlayış ve uzlaşı içinde hareket etmesi beklenen Hastane Başhekim Vekili sağlık çalışanlarını görüşme taleplerini kabul etmeyerek, çalışanları basın açıklaması yapma tercihi ile baş başa bırakmış ardından tehdit, şantaj ve korkutma yoluna gitmiştir. Döner sermaye performans sistemi nedeniyle ekonomik hakları gasp edilen çalışanlarının bir de demokratik hakları gasp edilmiştir.

Sağlık çalışanlarının derdi geçimdir, aştır, ekmektir, başka bir talepleri yoktur. Görüşmeyerek, ceza vererek kurum yönetilemez. Hastane Başhekimini sendikaların, meslek örgütlerinin sesine kulak vermeye çağırıyoruz. Sendikamızın görevi emekçilerin ortak ekonomik, sosyal, kültürel, mesleki, sendikal, hukuksal ve özlük hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmektir. Sendikacılık sadece sözde değil eylemde olmayı da gerektirir. Bu ilke 4688 sayılı Yasada da açıkça vurgulanmıştır. Nitekim 4688 sayılı Yasanın “amaç” başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını belirlemek” denilerek, yasanın amacı ortaya konmuştur. Yasanın 1. maddesinde belirtildiği üzere, üyeler, “ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için” sendikaya üye olmaktadırlar.

Anayasanın 90/5. maddesinde bulunan düzenlemeye göre göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Bu bağlamda somut olay özelinde yalnızca iç hukuk normlarının değil, Uluslararası sözleşmelere karşı da hukuka aykırılığın tartışılması gerekir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü” başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasında “Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da içerir.” şeklinde bir düzenleme yer almaktadır.

Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 22. maddesinde, “herkesin başkalarıyla bir araya gelerek örgütlenme özgürlüğü hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kendi menfaatlerini korumak için sendika kurma ve sendikaya katılma hakkını da içerdiği, bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin, kamu düzeninin (ordre public), genel sağlık veya ahlakın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin koruması amacıyla, hukuken öngörülmüş ve demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamaların dışında başka hiçbir sınırlama konulamayacağı” belirtilmiştir. Yine 4688 sayılı yasanın 23/son fıkrasında da sendikal faaliyetlerde gerekli kolaylığın gösterilmesi gerektiği yasa hükmü olarak düzenlenmiştir.

Tüm bu hukuksal metinlerin yanı sıra objektif, akılcı ve hesap verebilen bir idare olmak erdemli olmaktır. Ekonomik zorluluklar için yaşam mücadelesi veren sağlık çalışanlarının haklı taleplerine tehditle, şantajla, savunma istemeyle çözüm üretilemez. Genel Sağlık- İş her zaman olduğu gibi üyelerinin ve sağlık emekçilerinin haklı mücadelelerinde, haksızlığa ve hukuksuzluğa geçit vermeyecektir.

Hastane Başhekim Vekili Prof. Dr Semih Küçükgüçlü’yü; keyfi tutumundan vazgeçerek soruşturmaları derhal durdurmaya, sendika temsilcileri ile iletişim halinde olmaya ve sağlık ortamında çalışma barışına katkı vermeye çağırıyoruz. Siyasi iktidarı da sağlık emekçilerinin geçim sıkıntısına, kötü çalışma koşullarına çözüm üretmek için sendikamızın taleplerini yaşama geçirmeye davet ediyoruz.