"Mevki hırsı; düşünceyi bulandırır, kalbi katılaştırır ve insanı ikiyüzlü yapar. Kibir ve gurur, insanı öyle külfetlere sokar ki sonunda onu köle haline getirir."

Bu sözün üzerine söylenebilecek bir söz var mı?

Dolayısıyla "nokta" diyelim, devam edelim;

Evet, merkez ve ilçe kamu hastanelerindeki bazı başhekim ve müdürlerin, iktidar partisinin bazı milletvekilleri ile yöneticilerinin yakasına adeta bir pisar misali yapışmış durumda.

Ve hatta il sınırları dışına çıkanı mı ararsınız, yoksa il içinde kapıların eşiğinde yatanı mı?

Güler misin ağlar mısın?

Ey koltuk sen nelere kadirsin!

***

İsimleri duyunca, "Yok canııımm... O öyle bir şey yapmaz, olmaz- olamaz!" diyorum ammaaa!

Yüzünüze çarpınca belgeler "Yok artık, pes valla!" diyor insan içinden...

Kimler yok ki aralarında...

Hem merkez, hem de ilçe devlet hastanelerinde koca koca hekimler, koca koca müdür beyler...

Yakışıyor mu hiç?

Yüksek mevkilere gelmek önemli değil, önemli olan o mevkie layık olup olmadığındır.

Halbuki siz de çok iyi biliyorsunuz ki mevkiler, koltuklar, görevler istenmez.

Teklif edilirse ve o kişi yapabileceğine inanıyorsa kabul edilir.

Bir koltuk, bir makam için; akrabalarını dostlarını rahatlıkla gözden çıkararak, türlü entrikalar çevirenler bile var...

Bunun örnekleri de çok...

Oysaki "insanı insan yapan" erdemler; iyilik, hoşgörü, sevgidir...

Ama ara ki bulasın!

***

Sağlık kulislerinde "yağdanlıkların", "yalakaların" isimleri dilden dile dolaşmakta...

Konuşulanlara göre, siyasilerin gücü yetmediğinde, sendikalar giriyormuş devreye...

Liyakat sahibiymiş!

Hadi oradan be!

Biliyorsunuz, bürokrasinin siyasallaşması personel sisteminde liyakat gibi temel ilkeleri zedeliyor ve daha sonrasında bürokrasinin de iktidar gibi tutum ve davranışlar sergilemesine neden olurken ciddi sorunlar yaratıyor.

Yani siyasal iktidar bürokrasiyi şekillendirirken gücünün arttığını düşünüyor amaaa...

Neyse biz dönelim konumuza...

***

Evet, haziranın sonu sözleşme ayı "Titrer gönül yayları"...

Önden "Önlem paketi" hazırlayan "irili -ufaklı" bürokratların sayısı da hiç küçümsenmeyecek kadar fazla...

Hatta bazı hastane müdürleri de belediyelere "kapak" atma telaşına düşmüş durumda.

"Çalıştığım kurum olmazsa, belediyede bir müdürlük yeter bana" demektelermiş...

Bu nedenle iktidar partisinin il teşkilatındaki bazı siyasilerle sıcak temaslarını sürdürmektelermiş...

Başhekimlerin bazıları da yapışmış bazı milletvekillerinin yakasına:

"Tuttu yakamı bırakmıyor..." misali...

"Sayın milletvekilim görevden alabilirler, benim elimden tutun!" diye yalvarmaktalarmış...

Peh peh peh!

Merkez ve ilçe kamu hastanelerinin bazı başhekimleri, yönettikleri hastanelerin içler acısı durumdan bihaber "topa" girmezken, vekillerin "topu" ayağına getirmelerini istiyorlar.

Oh ne ala memleket!

Ali topu at...

Tut Ali tut...(Lale Akasoy-yenidönem)

Editör: Haber Merkezi