Hekimlerin ne kadar bu kadar mutsuz? neden bu kadar müşteki ve neden yurtdışına gitmek istedikleri ile ilgili Adnan Öksüz Millî Gazete’de bir köşe yazısı yayınladı.

Öksüz köşe yazısında hekimlerin sorunları ile ilgili bir hekim tarafından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya yazılan iki farklı mektubu okuyucularının bilgisine sundu.

İşte O Mektuplar:

Sayın Bakanım, sayın meslektaşım. Mektubunuzu aldım. Öncelikle mesajınızı aldığımda çok heyecanlandığımı bildirmek isterim.

Hekimliğin bu kadar ayaklar altına alındığı, aşağılandığı, yok sayıldığı bir dönemde “TIP Bayramı’na yaklaşırken hekimlere özel bir mektup yazdı Sayın Bakanımız” diye düşünürken, TIP (Tıbbiyeli) bayramında tüm sağlık çalışanlarına mektup yazmanız ve bu bayramı tüm sağlık çalışanlarına adamanız benim ve tüm meslektaşlarımın sevincini kursağına tıkamıştır.

Tüm sağlık meslek mensuplarının kendi mesleklerine özel bir günü olduğu herkesçe bilinmesine rağmen tıbbiyelilerin bu bayramını dahi bölüştürme çabası bizleri derinden yaralamaktadır… Bizim diğer sağlık çalışanlarıyla bir derdimiz yok. Ekip arkadaşlarımız onlar. Hepsine saygımız sonsuz. Ama hekimlerin aşağılanması ve her çalışanı hekimle yarıştırma, verilen emekleri, eğitimleri eşit görme çabası içimizi par-ça-la-mak-ta-dır.

Bizler ta ilkokuldan beri gerek sosyal aktivitelerden, gerek sağlığımızdan gerekse ailemizin maddi manevi emeklerinden ve en önemlisi gençliğimizden-ömrümüzden ödün vererek (çalarak) iyi bir hekim olabilmek için harcadık. Bunu kendimizden ziyade tüm halkımız ve insanlık için yaptık. İnsanlardan, devletimizden bu fedakârlıklarımıza karşılık büyük şeyler istemedik. Sadece birazcık saygı, minnet ve ortalama bir yaşam kalitesiyle huzur içinde hayatımızı sürdürmeyi diledik.

Bugün gelinen noktada ise hekimlik maalesef yoğun bakımda can çekişmektedir. Hekimlerimize hakaret edilmekte, sövülmekte, hekimlerimiz dövülmekte, kafasında parke taşı kırılmakta, aşağılanmakta, kovulmakta, değersizleştirilmekte ve hatta öl-dü-rül-mek-te-dir.

Derdimiz sadece maaş gibi lanse edilip halkın önüne atılmakta ve halk kışkırtılmaktadır.
Hekimlik binlerce yıllık tarihi boyunca hiçbir ülkede bu kadar aşağılanmamıştır. Göğsümüzü gere gere söylememiz gerekirken; “Biz Hekimiz” diyemediğimiz, hekim dediğimizde herkesin yerinden zıpladığı bir döneme geldik. Siyasiler hekim diyememekte, “sağlık çalışanı” adı altında hekimlik sindirilmeye, küçültülmeye çalışılmaktadır.”

“ANNE-BABAMIZ BİZİ OKUTMAK İÇİN KURU SOĞAN YEDİ, EK İŞTE ÇALIŞTI!”

Uzman doktor, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya yazdığı mektubunda farklı ve de acı noktalara da işaret etmekte.

Okuyalım;

“Evet Sayın Bakanım… Dikkatinizi çekti mi bilmem ama henüz maaş ve özlük haklarından hiç bahsetmedim. Demek ki Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi olay para ile ilgili değilmiş…

Madem öyle, maaş ve özlük haklarına gelelim. Tıp eğitimi pahalıdır evet ama bu pahalılık ve masraflar sadece devletimiz tarafından karşılanmaz. Anne-babamız bizi okutmak için kuru soğan yemiştir, evini arabasını satmıştır, ek iş bulup çalışmak zorunda kalmıştır. Bazı hekim arkadaşlarımız o en ağır dersleri geçerken bir yandan da hafta sonları ek iş aramıştır, yazın çalışmıştır. Kitap almak için dışardan yemek yiyememiş, sinemaya hiç gidememiş, herhangi bir faaliyete katılamamıştır.

Ama bunlar ve harcanan gençlik göz ardı edilir, mecburi hizmet göz ardı edilir, 36 saat nöbet tutturulup parasının ödenmemesi göz ardı edilir, “sizi devlet okuttu, nankörler!” denilir… Ayrıca tüm meslek gruplarına devlet bu hizmeti verir ama o meslekler mecburi hizmet yapmaz ve bu şekilde “borçlusunuz, konuşmaya hakkınız yok!” denmez.

Hekimlik, verilen emek ve harcanan, yıpratılan ömür bakımından hiç ama hiçbir meslekle karşılaştırılamaz. Diğer meslek mensuplarına malpraktis cezası var mı, karar verirken korkuyorlar mı? Halkımız istediği gibi hakaret edip, aşağılayıp dövüyorlar mı? Hekimlerin 2-3 katı kadar maaş almalarına rağmen haber sitelerinde maaşları konuşulup nankör ilan ediliyorlar mı? Vicdanınızla birlikte düşünüp sorgulamanızı isterim...

Hekimler ne istiyor? Burada sıralamayacağım Sayın Bakanım… Hekim sendikalarımızın ortak açıklamaları var, oradan ayrıntılı öğrenebilirsiniz…

Ama sizden şunu istiyorum; olur da bu mektubum gözünüze çarpar da okursanız Cumhurbaşkanımıza ve Meclis’te milletvekillerine lütfen okuyunuz. Başka bir hekimimizin mektubunu da okuyabilirsiniz. Sonrasında hâlâ hekimler için gereken yapılmaz ve yapılmayacaksa bir hekim olarak siz de dahil olmak üzere tüm hekimler olarak bu işi bırakalım!
Son söylediğimin olmaması dileğiyle saygılarımı sunuyorum…”

HEKİMLİK TARİHTE HİÇ OLMADIĞI KADAR AŞAĞILANDI!

Uzman doktorun Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ikinci mektubu da şu şekilde:

“Sayın Bakanım,
Önceki mektubumu okumadınız galiba, canınız sağ olsun.  Yoğunsunuzdur, sıra gelmemiştir vs… Sayın Bakanım, bir kez daha ve belki de son kez size yazmaya karar verdim. Bu sefer kısa olacak.
Sayın Bakanım, hekimlik can çekişiyor, yoğun bakımda sürünüyor. Tüm meslektaşlarım mutsuz.

Halk, siyasi yönetim, hastalar; hepsi de hekime düşman gibi davranıyor.
Hekime saygıdan eser kalmamış, hekimler özellere ve yurtdışına gitmeye mahkûm edilmiş!
Hemşiresinden hastane güvenliğine herkes kendini hekimle kıyaslar hale gelmiş.
Halkı geçtim, siyasi yönetim de hekimin aldığı 3 kuruş maaşı bile çok görmüş. (İşçilerin bile 16 bin TL aldığı bu dönemde Uzm. Dr. olarak bu ayki toplam maaşım 12.311 TL)
Hekime şiddet hız kesmeden artarak devam etmiş.

Sağlık Bakanlığı doğru düzgün bir ana maaş ve özlük hakkı yerine hâlâ döner döner diye dolanır olmuş!
Hekimlik maddi ve manevi olarak tarihte hiç olmadığı kadar aşağılanmıştır.
Bunları anlatmaya gerek bile yoktu gerçi Sayın Bakanım…
Ama birkaç ufak düzenleme ve oyalamadan başka bir şey yapılmadığını görünce tekrar bir hatırlatayım dedim.
Sizden Sağlık Bakanı olarak bu büyük problemleri gerçekçi olarak çözmenizi talep ediyorum. Aksi halde Türkiye’mizde sağlık çökmeye, hekimlik bitmeye doğru gidiyor.
Çözdürmüyorlar, çözülmeyecek diyorsanız gelin siz de dahil hekim sendikalarıyla bir olup süresiz eylem yapalım. O da olmazsa yine siz de dahil toplu istifa edelim ve hekimliğin onurunu daha da ayaklar altına atmayalım…
Sürçülisan etmişsem affola… Saygılarımla…”
***
Acı, acı olduğu kadar ibretlik bir mektup! İnşallah yakın zamanda hekimlerin durumunu düzeltmeye yönelik gerekli adımlar atılır. İnşallah…

Editör: Haber Merkezi