Sağlık sektöründe yaşananları ele aldığımız iki yazımızı Antalya kamuoyunun dikkatine sunduktan sonra gerek telefonla, gerekse mesajlarla arayan dostlar, sıkıntıların aslında çok daha büyük boyutlarda seyrettiğini, yazılan konuların doğruluğunu teyit edercesine “daha da fazlası var” notunu ilettiler. Bunların üzerine gönderilen mailler ve ihbarlar bizleri şaşırtırken kaleme aldığımız her mesele çözüme katkı sunabilmek adına bir uyarıdan ibarettir.

Sorumlu Kimdir? Hastane Yönetimi mi? Antalya İl Sağlık Müdürlüğü mü? haberi için tıklayınız

Malumunuz Sağlık Bakanlığı, ülkemizde yapılan yatırımlarla, verilen hizmetlerle hükümetin en önemli icracı kurumu olarak göz dolduruyor. Hele hele şu içinde bulunduğumuz pandemi döneminde Dünyaya da örnek gösterilebilecek bir performans ortaya koyuyor. Doktorundan

hemşiresine, yardımcı sağlık personelinden güvenlikçisine kadar cansiperane bir çaba ile adeta destan yazılıyor. Fakat, İşini layıkı ile yapan, canla başla mücadele veren sağlık personeli, yerelde yönetici atamalarındaki sorunlardan dolayı, “adamcılık” hastalığının girdabında med cezir yaşıyor ve mesleğinden soğutuluyor. Bizim için geçerli kural liyakat ve adalet olmalıdır. Kepez Devlet Hastanesinden somut örnek verelim. Bakanlığın, Antalya’ya kazandırdığı en yeni sağlık tesisi. Milyonları bulan, adeta çiçek gibi bir yatırım. İşlerin sadece bina ile olmadığının en bariz örneği…Hemen yanı başında Sağlık İl Müdürlüğü… iki adım…

ATAMA İLE GELEN HEMŞİRE GEÇİCİ GÖREVDE MÜDÜRLÜKTE GÖREVLENDİRİLİYOR

Hastanede hemşire, sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli eksikliğinden dolayı, açılması gereken yoğun bakım ünitesi açılamıyor. Açılmalı. Bu yatırım bunu fazlasıyla hakediyor. Pandemi, Yoğun bakım, ve Acil servislerde nöbetler o kadar sık ki, işte bu nöbetler nedeni ile çalışanların aile bütünlüğü yara almaya başlamışken, Antalya İl Sağlık Müdürlüğünde gereğinden fazla çalışan bulunabiliyor. Senin adamın, şunun yakını falanca kişinin referansı filancanın telefonu ile hastaneden, adeta çiftliğe dönüşmüş olan müdürlüğe personel kaydırılıyor. İki gün önce atama ile gelen hemşire işe başlama evraklarını imzaladıktan sonra, hemen iki gün sonra geçici görevle müdürlüğün bir birimine transferi gerçekleşiyor.

İŞ YOĞUNLUĞUNDAN EVİNE GİDEMEYEN SAĞLIKÇILAR VAR

Bir tarafta iş yoğunluğu nedeni ile canından bezen çalışanlar, açılamayan servisler, açılamayan özellikli üniteler, iki adım ötede gizli bir elin operasyonu. Buna dur demek siyasetin/siyasetçinin, kentin ve yaşayanların yararına olacaktır. Müdürlük bünyesinde bir başkanlığın altında yüzlerce çalışan… Bir başka başkanlığın altında sayıları birkaç “on”larla ifade edilecek oranda personel… Kendi içinde personeli ayarlayamayan, daha doğrusu adamcılığın kitabını yazan yetkisiz yetkililer, ilgili referansların tabi ki gözdesi.

Bu yazılanlar birilerine hafif gelmiş olabilir. Öyleyse buyurun… Aynı hastane bünyesinde çalışan, problemli hale gelmiş bazı doktorların özel bir koruma kalkanında korunduğu iddiası ne kadar doğrudur? Defalarca tekrar eden “Bıçak parası” iddiası müdürlüğe şikâyet olarak iletilmişken, hangi sihirli el tarafından usta bir manevra ile bu inceleme ve akabinde gerçekleşmesi gereken soruşturma karşılıksız bırakılmıştır. Şikayet edenlerin dilekçeleri kayıtlarda mıdır? Yoksa sümen altı mı yapılmıştır. “Bir ben değil, her kes alıyor” söylemi, iftirası karşılığında müdürlük ne yapmıştır?

Bir kez daha ifade edelim. Sağlık Bakanlığının, Valilik makamının bu iddiaları acilen değerlendirmesi, İl müdürlüğü ve yönetim zafiyeti geçiren hastanelerde bir inceleme, gerekiyorsa soruşturma açması gerekmektedir. Tabiki adamcılık hastalığının uzağında… Not. Atatürk Devlet Hastanesi, Eğitim Araştırma Hastanesi ile çalışanların ve şahitlerin anlattıklarını da sırasıyla paylaşacağız. Sendikacıların yaptıklarını ise şaşkınlıkla dinlemekteyiz. Onların yaşadıkları bir yazı dizisinden ziyade fotoromanlara taş çıkartacak cinsten... Onlarıda kaleme alacağız...

Hidayet Gültekin/İleri Gazetem