Beklenen açıklama geldi! 1 Kasım tarihinin yaklaşmasıyla kamuda çalışan yüz binlerce işçinin merakla belşediği açıklama geldi. 

Türk-İşe bağlı Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Hakan Toy dün akşam katıldığı bir televizyon programının canlı yayınında çalışanlardan gelen soruları cevapladı. 696 Sayılı KHK ile kadroya geçen işçilerin sorduğu soruya uzunca bir cevap veren Toyun  açıklamarı şu şekilde:

BAŞINDAN BERİ MÜCADELEMİZ ANA İŞ KOLU

696 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarken normalde 6356 sayılı kanuna göre bir iş yerinde asıl iş neyse yardımcı işlerde asıl iş kolunun girdiği iş koluna girer. Amir bir hükümdür ama 696da maalesef bazı çevrelerin ve malum sendikanın baskısıyla 1 Kasım 2020ye kadar mevcut iş kolu neyse, taşerondaki iş kolu neyse burda kalsın denildi. Biz buna şiddetle karşı çıktık çünkü kamuda eskiden güvenlikçide sağlık personeliydi, teknik personel de sağlık işçisiydi. Bakınız ben teknik personelim ama bende sağlık işçisiyim ama taşerondaki inşaat işçisi görünüyor, enerji işçisi görünüyor. Bununla ilgili başından beri bizim mücadelemiz hep ana iş kolu olmuştur. Muvazaların gerekçesi de budur zaten. Asıl iş kolunda tescil edilmesi ve sözleşme yapılması.

KİMSE ENDİŞE ETMESİN

Şu anda Türk-İş olarak ve Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası olarak, bu konuyla ilgili bakanlıkla görüşmelerimizi yaptık, yazışmalarımızı yaptık, muhtemelen yakında böyle bir yazı gelecek ama KHKya baktığımız zamanda yazıya gerek yok aslında. Çünkü orda amir hüküm var diyor ki; 31.10.2020 tarihinden itibaren 6356 sendikalar kanununa göre işlem yapılacaktır, tescil edilecektir denildiği için, bunda kimse endişe etmesin. 

MALUM KONFEDERASYON AYLARDIR MÜCADELE EDİYOR

Bu konuyla ilgili malum konfederasyon aylardır mücadele ediyor. Diyorki, bu şekilde devam etsin, yani bir iş yerinde 5 tane sendika olsun. Temizlik işlerinde çalışanlar genel işlerde olsun, sekreterler büro işinde olsun, teknik personeller inşaat ve enerjide olsun, hasta bakıcı veya hemşireler sağlıkta olsun. Düşünün çamaşırhane Teksifte çıkıyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil. 

EY MALUM KONFEDERASYON! YOK BÖYLE BİR DÜNYA!

1974 yılından beri uygulanan bir kanun bir konfederasyonun menfaatine göre değiştirilemez. Bir burada sendikayız, konfederasyonlar işçisinin menfaatine göre hareket etmek zorundadır. Şöyle mi diyelim! Ey malum konfederasyon kanunları açalım, senin lehine hangisiyse onu uygulayalım, senin aleyhineyse değiştirelim. Yok böyle bir dünya..

CUMHURBAŞKANIMIZA GÖRÜŞÜMÜZ BEYAN EDİLDİ

Onun için Türk-İş bununla ilgili 2020 yılının Şubat ayında bu konularda ülkenin en önemli 5 tane profesöründen görüş aldı. Asıl iş koluna dönmesi ve kurumlardaki varsa mevcut kamu toplu sözleşmelerine dahil edilmesi, eğer kurumda sözleşme yoksa yeni kamu toplu sözleşmesinin yapılması ve sözleşmelere dahil edilmesi gerektiği konusunda görüş aldı ve Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kuruluna bunu tebliğ etti ve kurulda bizim bu görüşümüz doğrultusunda Cumhurbaşkanımıza görüşünü beyan etti. 

BOŞ YERE HEVES ETMESİNLER

Onun için maç oynarken kural değişmez, hiç boşa heves etmesinler. Yani üye hesabı yapanlar, aidat hesabı yapan sendikalar Kasım 1 itibariyle elleri boş olacaktır ve işçilerimiz kazanacaktır. Bununla ilgili de biz sendika olarak 3 kurumda ilgili iş kollarımızda 3 yerde kamu davası açtık. Üniversitelerde 2 Nisan itibariyle kamu sözleşmelerine dahil edilmeli ve iş kolları değiştirilmeli diye üç kurumda dava açtık ve şu anda da bu davalarımız olumlu gidiyor. 

İŞÇİLERİMİZE YAPILACAK EN BÜYÜK HAİNLİK

Ben burdan işçilerime şunu söylüyorum; Herkes rahat olsun, inşallah Kasım 1 itibariyle iş kolları ana iş kollarına dönecek, hastanedeki güvenlikçi, temizlikçi, sekreterler, teknik servis, herkes Sağlık-İş kolunda olacak ve bir hastanede kim yetkiliyse o sendika bir bütün halinde mücadele edecek. Bu da işçinin lehine olan bir şeydir. 35 yıllık Sağlık Bakanlığı ile bir sözleşmemiz var, eğer malum konfederasyonun talebi gerçekleşirse orda dolu dolu olan maddelere uymayacak, uygulanmayacak, yeni sıfır bir sözleşme yapılacak, bu da işçilerimize yapılacak en büyük hainlik olarak görüyorum. Bu hainliğe müsaade etmeyeceğiz.