Asgari ücrete yapılan ara zam ve memur maaşlarına yapılan temmuz zammı sonrasında kamu ve özel sektörde verilen maaşlar arasındaki ücret dengesizliği yeniden ortaya çıktı. Ayrıca Devlet Üniversitesinde görev yapan asistan maaşının kimi özel üniversitelerideki profesörlerin maaşlarından fazla olduğu iddia edildi.

Yüksek enflasyon sonrası yılda bir defa yapılan asgari ücret zammı 6 ay sonunda yeniden %30 zamla güncellenmek zorunda kaldı.

Temmuz maaş zam döneminin gelmesiyle beraber Bağ-Kur ve SGK’lı emekli maaşları ile kamuda görev yapan memur ve memur emeklilerinin maaşların da yaklaşık %42 oranında artış yapıldı.

Kamuda yapılan bu zamların ardından özel sektördeki firmalarda ek ücret artırımını gündemlerini aldı. Basın da yer alan haberlere göre özel sektör firmaları zam oranı olarak yüzde otuzluk asgari ücret zammını kriter aldıkları görüldü.

En düşük bekçi maaşı 10.293 TL,
Doçent akademisyen 11.305 TL,
Sokaklarımız geceleri bekçilere, ülkenin aydınlık geleceği gençlerimiz bizlere emanet, elbette aynı ücreti alacağız ne var yani...

— Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu

"Bekçi maaşı sosyal medyada kıyas oldu"

Memurlara yapılan son zammın ardından üniversite mezunu bekçinin en düşük maaşının 10 bin 293 lira olarak açıklanması eleştirilere konu oldu. 

Bu kadar maaş almayan veya buna yakın alan kimi kamu görevlileri bu duruma sosyal medyada tepki gösterdi.

Sosyal medyada paylaşım yapanlardan biri de Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu'ydu.

Yılancıoğlu, "En düşük bekçi maaşı 10 bin 293 TL, doçent akademisyen 11 bin 305 TL. Sokaklarımız geceleri bekçilere, ülkenin aydınlık geleceği gençlerimiz bizlere emanet, elbette aynı ücreti alacağız ne var yani" dedi. 

Bekçinin, öğretmenden daha fazla para kazandığı bir ülke gelişemez, büyüyemez…

— Özgür Erdursun

Çalışma hayatı uzmanı Özgür Erdursun ise Twitter hesabından "Bekçinin, öğretmenden daha fazla para kazandığı bir ülke gelişemez, büyüyemez" şeklinde bir paylaşımda bulundu.

"Kamuda çalışan asistanların maaşı, kimi özel üniversitelerdeki profesörleri geçti"

Kamuda yapılan ara zamlara karşın özel sektörün bir kısmının bunlara uymaması benzer görevler arasında da ciddi maaş farklarına yol açmış durumda.

Vakıf Üniversiteleri Dayanışma Meclisi (VÜDAM) gönüllülerinden Nihat Koçyiğit, yapılan son zammın ardından kamuda çalışan bir araştırma görevlisinin maaşının en az 15 bin liraya çıktığını belirtirken, kimi özel üniversitelerde profesörlerin bile bu ücret ortalamasının altında kaldığını ileri sürdü.

Koçyiğit, birçok özel üniversitede araştırma görevlilerinin maaşlarının özelde çalışan meslektaşlarının tersine 9 bin lira civarlarında olduğunu kaydetti.

"Özel üniversiteler YÖK kararını uygulamıyor"

Koçyiğit, kamuda yılda iki kere zam yapılır hale gelirken özel üniversitelerde yılda bir kere sözleşme yapılmasının ve ara düzenleme yapılmamasının aradaki farkın açılmasına neden olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili görüş veren ancak çalıştığı özel üniversiteden dolayı adını vermek istemeyen bir profesör şöyle konuştu:

Devlette çalışan meslektaşlarımız 23 ile 25 bin lira arasında maaş alırken özelde belli spesifik bölümler ve belli üniversiteler dışında bu oran 12 ile 15 bin lira arasında kalıyor. Devlet üniversitesinde çalışan bir asistanın maaşı 15 bin 300 lira gibi olurken biz de asgari ücretin biraz üstünde alan bile var.

Her iki isim de YÖK'ün aldığı vakıf üniversitelerine ödenen ücretin devlet üniversitelerindeki emsallerinden düşük olamayacağı yönünde karara karşın vakıf üniversitelerinin yönetimlerinin bunu uygulamadığını aktardı.

"Özel okullardaki öğretmenler kamudakilerde çok çalışıp, az kazanıyor"

Özel üniversitelerdeki bu durum, ilk, orta ve lise düzeyinde eğitim veren özel okullarda veya dershanelerde de farklı değil.

Bazıları hariç özel okullarda çalışan öğretmenlerin maaşlarına ya ara zam gelmediğinden ya da yeterli miktarda yapılmadığı için kamuda çalışan meslektaşlarının çok altında kalmış durumda.

Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Başkanı Eren Edebali, kamuda çalışan ve göreve yeni başlayan bir öğretmenin haftalık 15 ders saati üzerinden şu an az 8 bin 500 lira kazanırken, özelde çalışan bir öğretmenin ise haftalık 40 ders saati üzerinden deneyimine bakılmaksızın asgari ücretle çalıştırılabildiğini kaydederek, "Bugünkü ekonomik ortamı dikkate aldığımızda hem kamuda hem de özelde çalışan öğretmenler için ekonomik şartların kötü olduğunu söyleyebiliriz" dedi ve şunu ekledi:

Belirli süreli sözleşme ile yarınsız ve işsizlik kaygısı içinde çalışan öğretmenler, bir sonraki eğitim öğretim dönemi için yaptıkları sözleşmelerde ekim ayından itibaren yansıyacak aylık ücret alacaklar. Kriz koşullarında bu gittikçe eriyen ücretler demek. Sendika olarak 'özel öğretim kurumlarında çalışan öğretmenler kamuda çalışan öğretmenlerden daha düşük ücret alamaz' maddesinin tekrar yasa haline getirilmesini talep ediyoruz.